27 Ekim 2021 Çarşamba

SLAYER - REPENTLESS


İlk defa 1990 yılında "South of Heaven” albümü ile tanıştığım Slayer’ın 2015 tarihli son albümü “Repentless” için kuşkusuz edecek birkaç sözüm var. Bunun dile kolay otuz yıldır müziği ile iç içe yaşadığım grubun veda albümü olması elbette üzücü. Ne var ki ben Slayer’ın bir süre ara verdikten sonra sahnelere dönme ihtimali olduğuna gönülden inanıyorum. Bu durum şüphesiz asla gerçekleşmeyecek bir hayran hayali de olabilir. Yine de bu his uzun süredir içimde yer etti ve beni zaman zaman uyarmaya devam ediyor. Otuz değil altmış yıl da dinlesem, Slayer için bir son biçmek içimden gelmiyor. Bununla birlikte ben 2021 yılında “Repentless” albümü için bu yazıyı yazarken, ufukta herhangi bir geri dönüş haberi yer almıyor. Öyle ise güncel durumda Slayer’ın son albümü olan “Repentless” albümünü mercek altına yatıralım.

Albümü piyasaya süren Nuclear Blast, Slayer hayranlarını fazlasıyla tatmin edecek birçok sürümle boy gösterdi. Benim ilk tercihim çoklu renk tercihi ile yayınlanan LP sürümü olmuştu. Onca rengin arasında kırmızı ve şeffaf olan arasında kalmıştım ama sonunda şeffaf olanı almaya karar vermiştim. Şeffaf plaklar her zaman ilgimi cezbetmiştir. Daha sonra favorim olan Picture Disc sürümünün de yapıldığını gördüm ancak o sürüm Box Set içerisindeydi ve oldukça pahalıydı. Albümden en yüksek ve gürültülü performansı almak üzere CD sürümüne de el attım ama orada da birçok seçenek vardı. En cazip olanı ise içerisine BluRay formatında bir konser diski eklenmiş olan sürümdü. Tabi o da fazlasıyla pahalıydı. Ben de bir süre için albümün şeffaf plağının koleksiyonumdaki varlığıyla idare etmeye karar verdim. Aradan beş yıl geçtikten sonra tesadüfen rastladığım bir indirim reyonundan BluRay ile desteklenmiş olan DigiPack sürümü kaptım. Sabreden derviş muradına ermiş.

Üzerindeki jelatini çıkartıp içerikle karşılaşınca pek şaşırdığımı söylemeliyim. Kapaktaki resmin iç kısımda da devamı olduğunu görünce uzun vakitler o detaylı resimleri incelemeye koyuldum. İç karartıcı olduğu kadar hayranlık verici de olan ve Slayer’ın kimliğini kusursuz bir şekilde yansıtan resimlere on puanı yazdım. Ancak son dakika golü grup elemanlarının fotoğraflarından geldi. Solist ve aynı zamanda bass gitarist olan Tom Araya’nın grubun müziğine ve albümün imajına zarar veren gülümseyen fotoğrafını görmek beni benden aldı. Hiç kimse de bu adamı uyarmamış. Böyle bir kapak tasarımı, böyle şarkı sözleri ve böyle bir müziği içinde barındıran albümün kitapçığında gülümseyen bir grup üyesi görmek, yenilen son dakika golü değil de nedir?

Bu yazı müzik içeriğinden çok albümlerin sürüm şekilleri ve estetik kaygılarla ilgili olduğundan, şarkılarla ilgili detaylara girmeyeceğim. Ancak kısaca şunu söyleyebilirim. Grubun denge unsuru iki gitaristinden biri olan Jeff Hanneman’ın ölümüyle tüm Slayer hayranları büyük üzüntü yaşamıştı. Nedendir bilinmez, bu beklenmedik kaybın ardından eleştiri okları birden diğer gitarist Kerry King’e dönmüştü. Onun bir Slayer albümünün ağırlığını tek başına taşıyamayacağına inananların sayısı pek de az değildi. Ne var ki o bu sorumluluğun altından başarıyla kalktı. Hanneman’ın da yazım aşamasında olacağı bir “Repentless” ne kadar farklı olurdu bilinmez ama eğer onun öldüğünden haberdar olmasaydım, farkı anlayamayabilirdim. Bunda da şaşılacak bir durum yok zira Kerry ve ikisi bir elmanın iki yarısı gibiydiler. Sonuç olarak “Repentless” Hanneman’ın yokluğuna rağmen katıksız ve eksiksiz bir Slayer albümü oldu. Aksini düşünenler de olabilir ama ben bu grubu otuz yıldır dinliyorum ve dinlediğim şarkılarda bana eksik gelen hiçbir şey yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder